23 Ekim 2012'de Spartak Moskova deplasmanında aldığı 2-1'lik
mağlubiyetten bu yana yani 38 maç sonra Benfica’yı yenen ilk takım Fenerbahçe oldu. Rakibini deyim yerindeyse ezerek yenen
Fenerbahçe, Lizbon’da oynanacak rövanş maçına da avantajlı şekilde gitmeyi
başardı.
Fenerbahçe
şampiyonluğa havlu attığı Gençlerbirliği deplasmanında sonra Benfica maçı çoğu
kesim tarafından anlamsızlaştırıldı. Daha doğrusu finalin sadece 180 dakika uzakta olduğunu unuttuk.
Gençlerbirliği maçı öncesi Avrupa kupasında elde edilecek başarının daha önemli olduğunu dile
getirenler, alınan mağlubiyetten sonra asıl istenilenin lig şampiyonluğu olduğu
açıkça görüldü. Ama Fenerbahçe bu gece aldığı galibiyetten öte oynadığı futbol
ile herkesi yanılttı…
Jorge Jesus önderliğinde
fırtına gibi estiği Benfica, bu maça kadar Avrupa’da sadece Barcelona ve
Spartak Moskova’ya yenilmesi bir kenara hafta içi oynanan kupa maçında
attıkları fantastik gol sonrasında çoğu kişinin karamsar düşünmesine neden
olmuştu. Açıkçası bende tedirgindim maç öncesinde. Aykut Kocaman mental
anlamda hasar görmüş ve yıpranmış bir takımı tekrar ayağa nasıl kaldıracağını merak ediyordum. Aykut hocanın dersine iyi çalıştığını ve rakibini ne kadar iyi
analiz ettiğini hep beraber görmüş olduk. Tabi aynı şekilde Jorge Jesus’un da
sınıfta kaldığını söylersek yanlış olmaz sanırım.
Fenerbahçe her zaman
oynadığı sistem ( 4-3-3 ) ve oyuncu grubu ile sahadaydı. Kadroda tartışılacak olan tek şey Cristian-Salih
değişikliği olabilirdi ama Kocaman bu hamleye gerek duymadı ve tercihini
tecrübeden yana kullandı. Benfica cephesinde ise ufak çaplı rotasyon vardı.
Sporting Lizbon maçında sakatlanan Luisao yerine Jardel ve belki de takımın en
etkili silahı olan Gaitan yedek kulübesindeydi. Jorge Jesus’un rakibini hafife
alması yada hafta için oynanan Lizbon maçının yorgunluğu yüzünde mi bilinmez
ama yaptığı bu rotasyon son derece riskliydi. Hızlı kanat oyuncuları ile kontra
atak oyununu benimseyen ve deplasmanda iyi bir skor elde etmek amacıyla maça
başlayan Benfica karşısında belki de Avrupa liginin en iyi futbolunu oynayan
Fenerbahçe’yi buldu. Orta sahada Aimar, Gomes, Matic karşısında Meireles,
Cristian, Mehmet Topal üçlüsü ağır basınca oyun üstünlüğünü Fenerbahçe’ye
getirmesine sebep oldu. Özellikle Mehmet Topal orta sahada yaptığı kritik pas
araları ile takımını rahatlatan isimdi. Sow’un yaptığı harika kafa vuruşunun
direkten dönmesi ise golün habercisiydi adeta. Kuyt-Gökhan ikilisinin ilk yarıda
sergilediği yüksek efor harikaydı. Öyle ki Ola John savunma yapmaktan hücuma
verecek enerjisi kalmamıştı. Nitekim penaltı pozisyonu da o bölgede gerçekleşti.
Gökhan Gönül’ü savunmak zorunda kalan John, yaptığı basit faul
ile penaltıya sebep oldu. Penaltıyı kim atacak derken topun başına Baroni geçti
ve vuruşu direkte patladı. Devre arasında göz yaşlarına hakim olamayan Baroni,
maça ne kadar konsantre olduğunu gösteriyordu aslında.
Tehlikenin farkında
olan Jesus ilk yarıda vasat performans sergileyen Aimar yerine Gaitan’ı alarak
hatasından dönmüş oldu. 2. Yarıda kaldığı yerden devam eden Fenerbahçe, ilk önce Baroni sonrasında Meireles’in
uzaktan kaleyi bulan şutları ile baskıyı daha da arttırdı. Benfica’nın nadir
gelişen ataklarından birinde başrol Gaitan’dı. Uzaktan yaptığı plasesi direkten
dışarı çıktı.
Egemen – Yobo uyumu
Fenerbahçe’nin ideal
stoper ikilisi kim diye sorsak, sanırım herkesin düşüncesi farklı olurdu. Yobo
– Bekir ikilisinin grup maçlarında gösterdiği performanstan sonra Aykut Kocaman
her iki Lazio maçında tercihini bu kez Egemen’den yana kullandı.
Bunda en önemli etken lig maçlarında yükselen performans, aralarında
yakalanan uyum ve en önemlisi sol stoper probleminin aşılmasıydı. Egemen
yükselen performansını Benfica maçında da sürdürerek, takımını zafere taşıyan
golün de sahibi oldu. Direkten dönen toplar ve kaçan penaltı sonrasında gelen
gol ile rahatlayan Fenerbahçe, oyunun geri kalan bölümünde rakibinin de ileride
baskı kuramamasını fırsat bilerek skoru korudu ve rövanş için avantajlı skor
elde etmeyi başardı.
Mehmet Topal ve Raul
Meireles’in yokluğu
Meireles sakatlığı
nedeniyle oyundan çıkana kadar sahanın en iyilerinden birisiydi. Borussia Mönchengladbach
maçından sonra onu bu kadar istekli ve arzulu görmek hepimizi sevindirdi ama
sakatlığı yüzünden rövanşta oynayamaması Fenerbahçe için büyük eksiklik. Mehmet
Topal’ın ne kadar faydalı bir futbolcu olduğunu söylemekten bıktım desem
yeridir. Neyse ki bazı izleyiciler onun Fenerbahçe için ne kadar
kilit bir rolde olduğunu bu maç ile birlikte anladılar. Hem Meireles hem de
Mehmet Topal’ın olmaması işleri zorlaştırsa da Aykut Kocaman’ın o bölgede forma
vereceği isimleri çok iyi hazırlaması lazım.
Final kapısı aralandı
Şampiyonluk yarışında
darbe yiyen bir takımın Avrupa’nın en güçlü ekiplerinden birisine karşı ortaya
koyduğu karakter tek kelime ile muazzamdı. Başta Gökhan Gönül ve Kuyt olmak
üzere herkes insan üstü bir enerji ile mücadele etti. Maçın başından sonuna kadar
kompakt bir oyun sergileyen Fenerbahçe oyununun karşılığını da almasını bildi. Unutmadan Benfica
hala çok etkili bir takım ve bunun bilincinde olarak Lizbon’da alınacak her
türlü skora hazırlıklı olmalıyız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder